TÜRKLERİN DEMİRLE İMTİHANI

Cengiz Han zamanında Moğol ülkesine giden Çinli elçiler, çelik işlemeyi bilmeyen Moğol generallerinin, ordularının kılıçlarını Uygur Türklerine ısmarladıklarını yazmışlardır. Kılıcın gerek yapımında gerekse kullanımında tarihi bir geçmişe ve ustalığa sahip olan Türk toplumu bu özelliğini Osmanlılar zamanında da sürdürmüştür.

Süvari bir ulus olan Türklerde kılıcın her kişinin yanında taşıdığı bir araç olması çok doğaldır. Türkler at ve kılıçla tarih boyunca çağlar açmışlar, çağlar kapamışlardır. Kılıç Türklerde kutsal kabul edilmiştir. Demir ve onu eriten ateşin büyük bir ruhsal yönü olduğu kabul edilirdi. Demire büyük saygı gösteren Türkler bu nedenle kılıca da saygı göstermişler, yeminlerini kılıç üzerinde yapmışlardır.

11.Yüzyılda yazılan Kaşgarlı Mahmud un eserinde; demir maddesinde şu açıklamalar vardır; Kırgızlar Yabanku, Kıpçaklar ve öteki Türk boyları yemin edecekleri zaman demirden yapılmış kılıcı kınından çıkarırlar önlerine enine koyar “Bu kök girsin,kızıl çıksın” diyerek yemin ederlerdi. Bunun anlamı sözümde durmasam bu kılıç temiz girsin vücudumdan kanlı çıksın biçiminde idi. Bu suretle ”Demir intikamını alsın” demekti.

Eski Türklerde olduğu gibi Osmanlı Türkleri de yeminlerini kılıç üzerine ederlerdi. Fatih Sultan Mehmet Bosna’daki Latin kilisesine tanıdığı ayrıcalığı doğrulamak için ”Kuşandığım kılıç hakkı için” diyerek güvence vermiştir. Yavuz Sultan Selim de Venediklilere ticaret ile ilgili olarak verdiği izni;”Kılıcım hakkı için” diyerek garanti etmiştir.

Mezarlarına atları ve kılıçları ile gömülmelerini isteyen Türklerin kazılarla sağlanan bulgularında bu tarihsel yönlerini yansıtan bir çok belge ele geçmiştir.
M.Ö. 23-24. Yüzyıl öncesine varan doğu Hun Türklerinin silahlarına ait Çin kaynaklarında geniş açıklamalar vardır. Bir bölümde şöyle denilmektedir: ”Onların hepsi zırhlı süvarilerdi.Uzağa mahsus silahları yay ve oktu, kısa mesafe silahları ise keskin kılıçlar ve mızraktı”.

Kadim Türk kavimlerinin iyi demirciler olduğunu biliyoruz. Destanlarında demirden dağlar eritiyorlar, dokuz atası demirci olmayan kam olamıyor. Mitolojilerinde Demir Hanı var, Kömür Hanı var. Demirden kılıçlar, kalkanlar, zırhlar yapabiliyorlar ve ürettikleri demir eşyaları İpek yolunda satıyorlar.

 

Biz ise atalarımız gibi tekrar demire şekil vermek için yola koyulduk. Çok iyi bıçaklar yaptığımıza inanıyoruz. Kendi alanımızda iddialıyız, birinci sınıf el işçiliği ve kişiye özgü tasarımlar üretilebilmektedir. Bitirilen her bıçağımız görsel ve mekanik ağır testlere tabi tutulmaktadır. Bıçaklarımız Serkan Kuşçu usta tarafından hassas bir denge oran hesaplaması sonucu ortaya çıkmakta ve bilahare dağcılık, kamp ve muhtelif savaş alanları/ sanatları konusunda deneyimli uzmanlar tarafından incelendikten sonra üretime geçilmektedir. Isıl işlem ve sıfır altı ısıl işlem uygulamaları yine kendi atölyemizde gerçekleştirilmektedir.

 

Yukarıda bahsedilen hususlara istinaden, özellikle son 50 yıldır bu işi bizden öğrenen yabancıların çok gerisine düşülmüş olmasına rağmen bizler gibi bu işe gönül vermiş kişiler sayesinde atalarımızdan miras kalan bu zanatı hak ettiği yere  taşımaya gönül verdik.

 

(KAYNAK: bilimveteknik.com, Yılmaz KARAHAN)